Sürdürülebilirlik Genel Bakış Açısı
Gittikçe artan ve değişen insan ihtiyaçları birçok doğal ve kıt olan kaynakların plansız kullanılmasına neden olmaktadır. Dünyamızda şu anda bile kıt olan bu kaynaklara gelecekte de insanların ihtiyaç duyacakları çok açıktır. Bu nedenle kıt kaynakları etkin ve verimli kullanarak gelecek nesillerin ihtiyaçlarını da düşünmek zorundayız, tam da bu noktada sürdürülebilirlik kavramı anlam kazanmaktadır.
Sürdürülebilirlik kavramı ilk kez 1983 yılında Birleşmiş Milletlerin (BM=UN) hızlı sanayileşme ve nüfus artışından kaynaklanan sorunlara çözüm aramak amacıyla yayınladığı “Ortak Geleceğimiz” başlıklı raporda ele alınmıştır. Sürdürülebilirlik, insanların şu andaki ekonomik, sosyal ve ekolojik (doğal) ihtiyaçlarını gelecek kuşakların ihtiyaçlarını olumsuz şekilde etkilemeden karşılanması anlayışıdır. Sürdürülebilirlik anlayışı ile birlikte günümüzde doğrusal ekonomi yerine döngüsel ekonomik yaklaşımın ağırlık kazandığı bilinmektedir. Döngüsel ekonomik yaklaşımda enerjinin yenilenebilir kaynaklardan elde edilmesine, her türlü kullanılan materyalin yeniden ham madde olarak kullanılmasına, her türlü atığın geri kazanımına, havanın, toprağın ve suyun kirlenmesinin önlenmesine kadar birçok konuyu kapsadığı kabul edilmektedir. Sürdürülebilirlik 3+1 bileşenden oluşur. Resimde görüldüğü gibi Yönetişim her üç bileşenin taşıyıcısıdır.
Çevresel Sürdürülebilirlik: Doğal kaynakların ve biyolojik çeşitliliğin tükeneceğini bilerek etkin şekilde kullanmaktır. Ekolojik dengenin bozulduğunda tüm canlı yaşamın zarar göreceğini bilmektir. Başka bir değişle doğal kaynakları yalnızca bugünün ekonomik ihtiyaçlarını karşılamak ve insanların zenginleşmesini sağlamak için kullanmamaktır.
Ekonomik Sürdürülebilirlik: Üretim ve tüketim dinamiklerinin sürdürülebilirliği, ekonomik büyüme ve gelişmeyi dengeli sağlamak anlamını taşır. Doğrusal ekonomik anlayıştan, döngüsel ekonomik anlayışa geçiş kurumsal yaklaşımımız olacaktrır.
Sosyal Sürdürülebilirlik: Eğitim, sağlık, refah, güvenli yaşam ve insanlar arasındaki beşeri ihtiyaçların giderilmesine odaklanmaktadır.
Sayılan üç bileşen dengeli bir şekilde çalışırsa gelecek nesillerin ihtiyaçlarının karşılanabilme olanağı da artar. Kuramsal olarak üç temel üzerine kurulan sürdürülebilirlik kavramının işletmeler bazında koordinasyon içinde yürütülebilmesi de etkin yönetişime bağlıdır.
Sürdürülebilir Yönetişim: Stratejik hedeflerin belirlenmesi, uluslararası gelişmelerin izlenmesi ve uyumlanma, motivasyon, yenilikçi ve girişimci yaklaşım, yatırım planlarının desteklenmesi gibi amaçlara ulaşabilmek için etkin bir yönetişimin de varlığına ihtiyaç duyulmaktadır.